İçimizdeki Bitmeyen Güç
İçimizdeki Bitmeyen Güç
Çookk gerilere 1500’lü yıllara gidiyoruz bu kez.Adını tarihe yazdırmış birbirinden özel kadınların sesine ses olmaya,çığlıklarına kulak vermeye,dünyaya onların gözünden bakmaya gidiyoruz.
Birlikte dolaşıyoruz tüm dünyayı.Din,dil,ırk,mezhep ayrımı olmaksızın hepsini kucaklıyorum ve hepsine minnetimi sunuyorum.
Hepsine bir arada kucak açabildiğim ve bunu bana sağladığı için minnetimi gönderiyorum canım yazara.Bir yerlerden duyuyordur mutlaka….
“KADIN” beş harften oluşan bir kelime aslında bizim gördüğümüz.İçinde barındırdıkları çok daha derin….
Öyle ki kazıdıkça daha da anlam kazanıyor bu kelime ve kazmayı bırakamıyorum,öğrenmeyi araştırmayı ise hiç bırakamıyorum.Kim bırakabilmiş ki zaten ben bırakabileyim….
Gerçek yaşanmış kadın hikayelerden oluşan bir seçki elimde tuttuğum.Hepsi yaşıyor,nefes alıp veriyor ve dünyada bir yere sahip görünüyorlar fizyolojik olarak fakat varoluşları koca bir tartışma konusu…
Varolma çabaları hiç bitmeyen,içlerinde ki dişil enerjilerinin çok fazla olduğunu yaşadıkları süre zarfında başaracaklarını ve dünyayı kurtaracaklarına olan inançları çok fazla fakat hep ezilen canım kadınların hayat hikayeleri içler acısı,yürek burkucu….
O yıllardan itibaren süre gelen günümüz dünyasında ülke olarak çoğu kadınlara nazaran şanslı kadınlar olduğumuzu düşünüyorum.
Bunu düşündüren Mustafa Kemal Atatürk’tür.Kadınların isimlerinin bile olmadığı toplumlarda ülkemizin kadınları baştacı yapıldı çünkü.Bu sebepten bile kadınların Atatürk’e borcu büyük…Bitmeyecek bir borç hemde.
Kadınlar günü kutlanacak gün değildir.Yas günüdür.Emekçi tekstil kadınlarının direniş esnasında yandıkları gündür.O tarihten bu tarihe kadınları yerlerde değil de göklerde görebilseydik keşke…
Bir günü değil her günü kadınlar günü olarak gören gözler çoğalsın sarsın tüm dünyayı…
Unutmayın ki sizi de doğuran bir kadın…
Sevgilerimle.