Aşk Sadece Anlıktır
Aşk Sadece Anlıktır
Çok şatafatlı, büyükçe bir restourant Süslü, püslü kocaman avizelerin; gözü çok da yormayan loş bir ışıkla aydınlattığı ama bir yandan da sade küçük mumlar ve çiçeklerle süslenmiş masalar.
Vakit, bir akşam yemeği.
Kaşık ve çatalların, şık porselen takımlarına çarparak çıkarttığı ahenkli seslere, bir yandan da arka fondan gelen keman ve piyano tınılarının eşlik ettiği bir ortam. Adını hiç duymadığım bir soprano, sesleniyor arkadan; ‘Aşk sadece anlıktır, kısadır’ diyor oldukça yüksek perdeden.
Etraf da tıpkı tornadan çıkmış gibi, tek tip koyu renk takımlar giymiş nazik garsonlar geziyor, siparişleri alabilmek için bir aşağı bir yukarı koşturarak. Restourant’ı aydınlatan loş ışığın kaynağı, sanki o devasa avizeler değil de, garsonların hızlı hareketlerinin çıkarttığı kıvılcımların ışığı.
Onlarca masanın en arkasında bir yerlerde oturuyor kadın, bir sütunun arkasında, cam kenarında. Zaten ne zaman bir ortama girse; hep cam kenarını tercih eder. Belki bir araba veya otobüste olduğunda, oturduğu cam kenarı onun için bir tehdit olurdu ya da evinde otursa cam kenarında, bir kahve içimlik kısa bir mola zamanı için sıradan bir dekor.
Aşk Sadece Anlıktır
Oysa ne zaman bir restourant’ ta cam kenarına otursa, tek başına siparişini beklerken, oyalanmanın veya hayatın içinde kaybolmanın bir başka versiyonu. Koşuşturarak etraf da gezen garsonların nezaketle aldıkları siparişini bekliyor, elleri çenesinin altında, sessizce.
Oturduğu cam kenarından, dış dünyada olup biteni gözlüyor, son sürat akıp giden hayatı. Genç bir kız telaşla saatine bakıyor, köşe başında; muhtemelen sevgilisini bekliyor. Elinde balon olan küçük bir kız ve annesi olduğunu tahmin ettiği 40′ lı yaşlarda bir kadın geçiyor ağır ağır, konuşarak neşe içinde; şefkatle birbirlerine bakıyorlar.
Aşk Sadece Anlıktır
İzlediği bu dünya, kendi karmaşık iç dünyasından çok daha huzurlu görünüyor gözüne, ürperiyor. Nazikçe ve hızla alınan siparişinin sanki biraz geciktiğini fark ediyor, oyalanmak için geçen bütün arabaları saymaya başlıyor içinden.
1.2.3.4.6.8.12.18.24. arabaya sıra geldiğinde, yanı başında garsonun gölgesi beliriyor ve o ana, masasına geri dönüyor düşünceleri. Sonra mis gibi kokusu çarpıyor yemeğin ve o şölen gibi görüntüsü kalbini ısıtıyor. En sevdiğini söyledi çünkü: ‘Çok Pişmiş Acı Soslu Biftek’.
Bu koku, onu eski mutlu günlerine götürüyor bir anlığına, neşe, huzur ve aşkla dolu rüyalara dalıyor kısa bir süreliğine. Yüzünde istemsiz bir gülümseme oluştuğunu fark etmeden düşlerde gülmeye devam ediyor. Gerçek dünyaya tekrar döndüğünde, hemen çapraz köşedeki masada tek başına oturan, elindeki gazeteye pür dikkat gömülmüş erkekle göz göze geliyor.
Aşk Sadece Anlıktır
Ve o an zaman duruyor adeta. Karmaşalarla dolu iç dünyası huzurla doluyor; sadece ve sadece kitlenip kaldığı erkeğin koyu yeşile çalan gözleri hayattaki tek gerçeği oluveriyor o anda. Sebepsiz şekilde bir tutsaklık hissi doğuyor içine, sadece saniyeler sürse de.
Arka fonda hala aynı şarkı çalıyor: ‘Aşk Sadece Anlıktır, Kısadır’. Evet Aşk anlıktır, kısadır, kadın yalnız, erkek yalnız; kadın bir başına erkek de öyle.
‘Neden iki üç başına denilmez de bir başına denir hep? “Bir’ in hiç mi hatırı yok? Neler saçmalıyorum ben yahu, açlık mı yoksa içtiğim bir kadeh içkimi beni bu hale getiren? diye geçirdi içinden kadın.
Aşk Sadece Anlıktır
Gözleri de hafiften kararmaya başladı, kalbi güm güm atmaya; yoksa karşısındaki erkek mi bütün bu garip hisleri yaşamasına neden olan? Sanki erkek de etkilenmiş kadının bu hallerinden, gözlerini ondan alamıyor, sürekli kadına odaklanmış durumda.
‘Neydi acaba gözlerini sıkı sıkı kapatıp bende gördüğü şey?’ Neyse ne, çok da umurumda değil diye düşündü kadın, karşısındaki erkek o kadar yakışıklı ve etkileyiciydi ki ve öyle güzel bakıyordu ki, şu an sadece buna odaklanmalıyım.
Sütunun arkasında cam kenarında, erkeğin tam karşısında bir başına oturan kadın. Sütunun arkasında duvara sırtını dayamış, kadına odaklanmış, kadının karşısında bir başına oturan erkek.
Aşk Sadece Anlıktır
Arka fonda şimdi çok daha anlamlı ve dikkat çekici bir şarkı çalmaya başlıyor: ‘Adamı Seviyorum’ Adamın koyu yeşile çalan gözleri sürekli elinde tuttuğu kadehin içindeki kırmızı şaraba takılıyor; şarabın kadehteki her salınışında, cam kadehin saydamlığına çarpıp bulanarak dibe iniyor damla damla.
Bu manzaradan çok büyük keyif aldığı belli. Öyle belli ki, içtiği her yudumun hakkını vererek yudumluyor. Erkek, az önce şarap kadehiyle yaşadığı hazzın, biraz daha ötesini, karşısında sessizce bakıştığı kadının; ince zarif bedeninde yaşadığını hayal ediyor.
Ve sanki içinden’ Ne güzel ne zarif bir boyun, Kuğu gibi ve ne dolgun kıpkırmızı dudaklar tıpkı şarabım gibi’ geçiriyor ve hafifçe ve içtenlikle kadına gülümsüyor. Şarabının her yudumundan aldığı o dayanılmaz tadı, kadının tenindeki tuzdan da alacağını, aynı zevki yaşayacağını düşünüyor hınzırca.
Aşk Sadece Anlıktır
Kadın, erkeğin bu düşüncelerini hissetmişçesine korkusuzca ama heyecanlı gülümsüyor karşısındaki erkeğe tekrar tekrar. Biraz pembeleşmiş yüzüne fazla aldırmadan, sessiz ve zarifçe tabağında kalan etin son parçalarını çiğniyor usulca.
Erkeğin gittikçe yoğunlaşan bakışlarının altındaki hazzın dozu sürekli yükseliyor ve kadına da bunu artık aleni biçimde hissettirmeye başlıyor, kadın adeta erkeğin ellerinin teninde dolaştığını hissediyor.
Bir anda fondaki müzik klasikten, hızlı bir caza geçiyor ve bu ani geçiş ikisinin de bakışlarını tekrar buluşturuyor. Kadın yaprak gibi titremeye başlıyor, ani bir şekilde değişen melodi gibi, erkek de kalp atışlarının artmasına engel olamıyor tıpkı artan düşleri gibi.
Kadın, bu aşk olmalı diyor, içinden, erkek hala kadının bedeninde gözleriyle kavisler çizmeye, alacağı o tuzlu tadın ayrıntılı hazzını hayal etmeye çabalıyor. Kadın yine zarafetle garsona sesleniyor, erkeğin içtiği şarabın aynısından sipariş ediyor, belki de üzerinde hissettiği o gözlerin ona bakarken ne hissettiğini, aynı şarabı içerek anlayabileceğini düşünüyor.
Aşk Sadece Anlıktır
Bir anlığına çok kızıyor kendine ‘Kendime gelmeliyim hemen’ diye suçlulukla düşünceler geliyor aklına, boğazının hem düğümlendiğini hem de kuruduğunu hissediyor. Gelen şarapla birlikte, erkeğe doğru tekrar dönüyor ve gecenin sonunda, iki yalnızın bir olacağına dair hisleri artıyor, kalbi ağzına geliyor bu kez, şimdide genzi heyecanla yanmaya başlıyor.
Müzik, aniden susuyor şimdide, kadın yalnız, erkek yalnız, kadın yıllardır aşka susamış; erkek kadının zarif ve hazla dolu bedenine. Yavaşça yerinden kalkıp, hala elinde tuttuğu kadehle birlikte kadının masasına yürümeye başlıyor; gözleri hala yakıcı bakışlarla kadının teninde.
Kadın, heyecanını yenmek için bildik oyununa başlıyor yine, erkeğin kendisine yaklaşan adımlarını sayıyor, 1.2.4.6.8 derken, erkeğin nefesini ensesinde hissediyor. Kadın bu aşk olmalı diyor hala içinden, erkek bu kadınla olmalıyım mutlaka diye acele etmeye başlıyor.
İkisi de kadehlerini kaldırıyor aynı anda, artık birbirlerine kaçamak bakışlar atmıyorlar, adımları son derece senkronize biçimde koşuyor hızla bir oluyorlar; arka fonda yine aynı melodi başlıyor: ‘Aşk Anlıktır ve Kısadır.’
Yazan: BURCU ÇEVİKER
[…] Yemek Hikaye Zamanda Yolculuk Aşk Sadece Anlıktır Aksa […]