14 Yaşım Gözyaşım Kitabı
14 Yaşım Gözyaşım Kitabı
Edebiyat Haber
Safiye Uruk’un 13-14 yaşlarındayken kaleme aldığı 14 Yaşım Gözyaşım isimli kitabında, herkesin hayatında önemli bir yere sahip olan ilk aşk heyecanını görüyoruz. İlk aşk denildiğinde, çoğu insanın yüzünde beliren, bazen hüzünlü bazen de o çocuksu anıları hatırlamaktan kaynaklanan tebessümü, kitabı okumaya başladığınızda da hissetmeye başlıyorsunuz. İlk sayfalarından itibaren sizi ilk gençlik yıllarınızdaki aşklarınızın içine çekecek olan yer yer esprili yer yer de hüzünlü denilebilecek bir öykü sarmalında buluyorsunuz kendinizi. Kitabın ana konusuna değindikten sonra şimdi gelin bu gerçek yaşamdan da izler taşıyan kitabı birlikte inceleyelim…
14 Yaşım Gözyaşım isimli bu çiçeği burnunda kitap, herkesin tek nefeste okuyabileceği, akıcı bir üslupla ele alınmış olarak karşımıza çıkıyor. İlk aşk heyecanıyla daha ne hissettiğini dahi anlamlandırmakta zorluk yaşayan Eylül ve Alper’in beceriksiz sayılabilecek kaçamak bakışlarının kesişmesiyle başlayan kitapta, kendinizden de birer parça bulabiliyorsunuz. Eylül’ün ailesiyle birlikte taşındıkları yeni bir okulda yolları 14 yaşlarının başlarında aynı sınıfta yer almalarıyla birleşmiş olan bu ikili, birbirleriyle hiç konuşma fırsatı dahi bulamadan, tarif edemedikleri duygularını kendi içlerinde yaşamaya başlıyorlar.
14 Yaşım Gözyaşım Kitabı
Aşklarını birbirlerine yalnızca gözleriyle ve davranışlarıyla anlatmaya çalışan Eylül ve Alper tam bir milenyum başlangıcı dönemindeyken yani 2000’li yılların başlangıcında aynı okulda bir araya geliyorlar. 2000’li yılların başlangıcında karşımıza çıkan bu ilk gençlik romanı, bizlere şimdiki dönemde yaşadığımız kolay iletişim ağından bir hayli uzak bir dönemi de yaşatmış oluyor. Örneğin, o dönemde, sevdiği kişiye ulaşabilmek için bir sosyal medya platformu bulunmuyor ayrıca cep telefonları da günümüzdeki kadar yaygınlık kazanmış değil. Tüm bu doksanlı yıllardan çıkış aşamasındaki teknoloji temelli geçişleri de kitapta bulabilmek mümkün.
Yalnızca bir yıl boyunca aynı okulda birbirlerine kaçamak bakışlar atıp gözleriyle, hiç konuşamadan duygularını paylaşabilmiş olan Eylül ve Alper, okulları kapandıktan sonra çaresiz bir şekilde birbirlerinden kopmak zorunda kalıyorlar. Dönemin telefon rehberi karıştırarak aranılan birine ulaşma çabaları ve adres bulmak için bin bir çabaya girişmek de her ikisi için de yaşanılan geçiş dönemindeki komik çaresizlikleri karşımıza çıkarıyor. Günümüzle kıyaslandığında gerçek bir uğraş gerektiren tüm erişim duvarlarını Eylül de Alper de aşmak için büyük çaba sarf ediyor.
14 Yaşım Gözyaşım Kitabı
Birbirlerini yeniden bulmaya çalıştıkları uzun bir aradan sonraysa internet erişimlerinin kolaylığı hayatlara dahil olmaya başlıyor. Bu fırsattan yararlanmak isteyen ikiliyse birbirlerini yeniden bularak daha önce hiç dile getiremedikleri ve kendi içlerinde büyüttükleri aşklarını daha hızlı ve kolay erişim alt yapısıyla yeniden inşa etmeye çalışıyorlar.
Zaman geçişlerinin yanı sıra, bireysel geçişler de yaşamakta olan Alper ve Eylül, birbirlerini yeniden bulduklarında çocukluklarındaki masumiyeti yakalamaya çalışacaklardır. Ancak o masumiyet gelişen dönemle birlikte acaba silikleşmeye mi başladı, yoksa daha kolay yaşanabilecek her şey için duygular da mı kolaylık kazandı bunların hepsi okuyucu değerlendirmesine bırakılmıştır.
İlk aşk macerasının yanı sıra aile içi çatışmaların ve çocukların anne ve babalarını her durumda kabullenip yaşamlarını ellerinde tutabilme ve yaşamlarına dahil olabilme çabalarında da sezinlemeler sunan 14 Yaşım Gözyaşım kitabı, geleneksel Türk aile yapısının hangi yeni bağımlılıklar yüzünden bozulmaya yüz tuttuğunu da satır aralarında hissettirmektedir. Alper’in babasıyla olan diyaloglarında ve anne ve kardeşine karşı takındığı yoğun korumacı yaklaşımlarında ve duyguları ve geleneksel tutumlarla girift haline gelmiş olan içsel çatışmalarında, tüm bu bahsedilen bozulmaları yakalayabilmek de mümkündür.
14 Yaşım Gözyaşım Kitabı
İlk gençlik yıllarında Safiye Uruk tarafından kaleme alınmış olan 14 Yaşım Gözyaşım isimli kitap, internet erişimlerinin kolaylaştığı dönemde noktalanmıştır. Uzun bir demlenme ve bekletilerek dönemin geçişine göre sonlandırılmış olan kitap, özellikle ortaokul, lise ve tüm yetişkinler için tek solukta okunabilecek bir üsluba sahiptir. Yetişkinlerin okurken “Evet, bizim dönemimizde mektuplar vardı, telefon rehberleri vardı…” diye hüzünlendikleri kitapta, şimdiki dönemdeki ilk gençlik dönemindeki gençleri şaşırtabilecek detaylar yer alıyor. Heyecan ve olay örgüsünün son sayfalara kadar bitmediği bu kitapta, eğlenceli bir üslupla da karşılaşabilmek mümkündür.
Eylül ve Alper zaman zaman kendi iç dünyalarında yaşadıkları çelişkilerle zaman zaman da sosyal çevreleri ve aileleriyle yaşadıkları iç savaşlarla boğuşurken bakalım birbirlerini yeniden bulmuş olmanın kolaylığını değerlendirebilecekler mi?
Yaa çok güzel bir konuya değinilmiş gerçekten. Fihristler vardı. Ev telefonlarının başında sessizce aramalar ve evdedir inşallah beklentisi. Keyifle ve tebessümle okunacak bir kitap. Emeğinize sağlık.
Öyle çok keyifli bir roman olmuş ki yazarın yeni kitaplarını merak eder oldum. Tek solukta e-kitap olarak okudum.. E-kitaba olan ön yargılı yıktım, herkese tavsiye ediyorum.. Kaleminize sağlık.